Birçok veli ve öğretmen, öğrencinin çözüm hızını başarıyla eş tutar.
“Ne kadar hızlı çözüyorsa, o kadar zeki” düşüncesi yıllardır eğitim sistemimize yerleşmiş durumda.
Oysa bilim, bunun doğru olmadığını söylüyor.
Stanford Üniversitesi’nden Jo Boaler’ın araştırmaları, hız odaklı yaklaşımın çocuklarda kaygı, ezber ve yüzeysel öğrenmeyi artırdığını ortaya koyuyor.
Hızlı çözen öğrenciler çoğu zaman soruları mekanik olarak çözüyor; kavramsal bağları kurmadan ilerliyor.
Yavaş çözenler ise daha fazla düşünme, sorgulama ve bağlantı kurma fırsatı buluyor.
Beyin, yeni bir kavramı öğrenirken zamana ihtiyaç duyar. Özellikle matematik gibi soyut alanlarda, yeni bilgiyi anlamlandırmak için önce onu parçalara ayırır, sonra farklı bilgilerle ilişkilendirir.
Bu süreç hızla değil, sabırla işler.
Matematik olimpiyatçılarının bir soruya saatlerce, bazen günlerce çalışmaları tesadüf değil.
Derin öğrenme, hızla değil kalıcı zihinsel izler bırakmakla ilgilidir.
“Yavaş”ın Gücü
Yavaş çalışmak, sadece kavrayışı artırmakla kalmaz;
Bu yüzden “yavaş” öğrenciler çoğu zaman daha yaratıcı ve analitik düşünen bireyler haline gelir.
Öğretmen ve Velilere Öneriler
Boaler’ın dediği gibi:
“Matematikte önemli olan hız değil, düşüncenin derinliğidir.”
Çocuğunuzun yavaş çalışması bir eksiklik değil; derin öğrenmenin işaretidir.
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.